hava ne demek?
- Yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı.
- Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü
Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu.
M. Ş. Esendal - Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu
Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın.
R. N. Güntekin - Gökyüzü.
- Çevreyi kuşatan boşluk.
- Esinti.
- Müzik parçalarında tür
Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık.
S. F. Abasıyanık - Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi.
- Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı.
- Yeryuvarını saran uçun ve uçuk katmanın oluşturduğu akışkan ortam.
- Yeryuvarını saran uçun ve uçuk katmanın oluşturduğu akışkan ortam.
- Dramatik durumu, karakterler, konuşma, dekor, giyim-kuşam, ışık, müzik aracılığıyla bir oyunun özelliğini, tinsel iklimini ortaya çıkaran öğe.
- Belirli bir çevreye, başka çevrelerden ayrı, değişik bir özellik sağlayan öğelerin oluşturduğu bütün.
- (Heva) Hava. Dünyayı çeviren atmosfer. Cevv. Yer ile gök arası.
- Hali olmak, boş olmak.
Aerial.
Atmospheric.
Airs.
Shades.
Weather.
Climate.
Wind.
Ambiance.
Ambience.
Aroma.
Atmosphere.
Aura.
Flavor.
Flavour.
Mood.
Ostentation.
Showing-off.
Side.
Splash.
Splurge.
Strain.
Swank.
Vanity.
Aero-.
Airborne.
Bubble.
Flourish.
Tone.
Tune.
The sky.
Breeze.
Melody.
Nothing.
Affectation.
Exhale.
Air.
Atmosphäre
Luft
Atmosphère, ambiance
Air
Ambiance
hava açmak
- Bulutlar dağılmak.
hava akımı
- Değişik sebeplerle atmosferde havanın yer değiştirmesi.
Draught.
Turbulence.
Air current.