harabe ne demek?
Kökeni: Arapça
- Yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı, yıkı
Bu harabenin bir değirmen olduğunu hatırladım.
S. F. AbasıyanıkCadde açılmadan evvel mutabıklarının harabeleriyle henüz bir duvarı duruyordu.
Asaf Halet Çelebi - Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, kalıntı
Harabeyi dolaşırken ara sıra perişan kalabalıklara rast geliyoruz.
F. R. Atay - İnce kemikli, genç ve güzel kadın. (Osmanlıca'da yazılışı: har'abe)
- Harab yer. Şehir veya ev yıkıntısı. Perişan yerler.
- Bk. ören
- Derelict.
- Ruin.
- Wreck.
- Wrack.
- Desolation.
- Wrecks.
- Ruins ören.
- Kalıntı.
- Ramshackle building yıkı.
- Tumbledown.
- Houses or town.
- Ruins.
- Remains.
- Building on the point of collapse.
- Destruction.
- Ruinous heap.
- Shambles.
ören
- Eski yapı veya şehir kalıntısı, harabe, virane.
- (Mimarlık) Eski çağlardan kalma yıkıntı.
- Ruins.
- Ruins of a building.
- Ruin.
- Ruin harabe.
- Ruines
harabelik
- Harap olmuş yer, ören.
- Place filled with ruins.
harabenişin
- Viranelerde, harabelerde oturan.