hand ne demek?
- El
- Elle vermek, uzatmak.
Please hand me that book. / O kitabı bana uzatır mısınız?
- Yakalamak.
- El vermek
- El gibi uzuv (maymun ayağı, şahin pençesi, Istakoz kıskacı)
- Yelkeni istinga edip sarmak
- Kudret, yetki, salahiyet
- Parmak, işe karışma
- Maharet, hüner
- El yazısı, imza
- Yardım
- Usta
- Yetki sahibi kimse
- Vermek, uzatmak, yardım etmek
- Atın yüksekliğini ölçmede kullanılan ve 10 cm'ye eşdeğer olan ölçü birimi.
- Işçi, amele
- Taraf, yan
- Saat yelkovanı veya akrebi
- Irgat, rençper
- Alkış
- Iskambil el, sıra
- Oyun
- Hevenk
- Tütün yaprağı demeti
el
- Batı Samileri'nin en önemli totemi
- Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümüne verilen ad.
- Sahiplik, mülkiyet.
- Kez, defa.
- İskambil oyunlarında kâğıt atma sırası.
- Yönetim, baskı, etki.
- Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü.
- Aracı, vasıta.
- Yabancı, yakınların dışında kalan kimse
- Ülke, yurt, il
hand and foot
- Elini ayağını oynatamayacak şekilde, el pençe divan
hand and glove
- Sıkı fıkı, samimi, yakın ilişki içinde birlikte çalışma