halkı efal ne demek?
- Mu'tezile fırkasının bir tabiridir. Hayvan ve insanların, kendi fiillerinin hakiki müessiri olduğunu iddia etmelerine verilen isimdir. (Bu iddialarını Ehl-i Sünnet uleması müsbet delillerle reddetmiştir.)(Ehl-i dalalet ve bid'at fırkalarından bir kısım zatlar, ümmet nazarında makbul oluyorlar. Aynen onlar gibi zatlar var; zahiri hiçbir fark yokken, ümmet reddediyor. Bunda hayret ediyordum. Mesela: Mu'tezile mezhebinde Zemahşeri gibi, İ'tizalde en müteassıb bir ferd olduğu halde, muhakkıkin-i Ehl-i Sünnet, onun o şedit itirazatına karşı; onu tekfir ve tadlil etmiyorlar, belki bir rah-ı necat onun için arıyorlar. Zemahşeri'nin derece-i şiddetinden çok aşağı Ebu Ali Cübbai gibi Mu'tezile imamlarını, merdut ve matrud sayıyorlar. Çok zaman bu sır benim merakıma dokunuyordu. Sonra lütf-u İlahi ile anladım ki: Zemahşeri'nin Ehl-i Sünnet'e itirazatı, hak zannettiği mesleğindeki muhabbet-i haktan ileri geliyordu. Yani, mesela: Tenzih-i hakiki; onun nazarında, hayvanlar kendi ef'aline halik olmasiyle oluyor. Onun için, Cenab-ı Hakk'ı tenzih muhabbetinden, Ehl-i Sünnet'in halk-ı ef'al mes'elesinde düsturunu kabul etmiyor. Merdut olan sair Mu'tezile imamları muhabbet-i haktan ziyade, Ehl-i Sünnet'in yüksek düsturlarına kısa akılları yetişemediğinden ve geniş kavanin-i Ehl-i Sünnet, onların dar fikirlerine yerleşemediğinden, inkar ettiklerinden merdutturlar. M.) (Osmanlıca'da yazılışı: halk-ı ef'âl)
halkı ezdad
- Birbirine zıd halleri bir şeyde yaratmak. Mesela: Bir zerrede hem def edici hem de cezb edici (çekici) kuvvetin bulunmasını yaratmak. (Osmanlıca'da yazılışı: halk-ı ezdad)
halkı aldatacak mahiyet
- Bk. aldatıcı nitelik
efal
- (Fiil. C.) Fiiller, işler, ameller. (Osmanlıca'da yazılışı: ef'âl)