haf ne demek?
- Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası
Köşk o kadar sessizdi ki yere bir kibrit çöpü düşse çıkardığı ses işitilebilirdi.
P. Safa - Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi.
- Oyun kurucu.
- Bk. oyun kurucu
- [haf (het) ] lagoon, shallow body of water which is cut of from the sea by sand dunes.
oyun kurucu
- Takımda, savunucular ile akıncılar arasında yer alan, görevi hem savunucular hem de akıncılara yardım etmek olan üç oyuncudan her biri, eksen oyuncu, haf.
- Ayaktopu takımında savunucular ile akıncılar arasındaki katta yer alan oyunculardan her biri. (Bu oyuncuların görevi hem savunuculara, hem de akıncılara yardım etmektir.)
- Half-back.
hafa
- Gizlilik. Gizli olmak. Saklılık.
- Çok yürümekten adamın ayağının ve davarın tırnağının aşınması. (Osmanlıca'da yazılışı: hafa (hafâye))
- Yalın ayak yürümek.
hafafış
- (Huffaş. C.) Yarasa kuşları. (Osmanlıca'da yazılışı: hafafîş)