griever ne demek?
- Matem tutan kimse
- Keder verici
- Yaslı kimse
- Ağıt yakan kimse
- Üzgün olan kimse
matem
- Yas
- Ağlama. Üzüntü veya kederden ağlayıp sızlama. Kederinden yas tutma.(...Bak! Öyle bir ziya-yı hakikat neşreder ki, eğer O'nun o nurani daire-i hakikat-ı irşadından hariç bir surette kainata baksan, elbette kainatın şeklini bir matemhane-i umumi hükmünde ve mevcudatı birbirine ecnebi, belki düşman ve camidatı dehşetli cenazeler ve bütün zevil-hayatı zeval ve firakın sillesiyle ağlayan yetimler hükmünde görürsün. Şimdi bak; O'nun neşrettiği nur ile o matemhane-i umumi şevk-i cezbe içinde bir zikirhaneye inkılab etti. O ecnebi düşman mevcudat, birer dost ve kardeş şekline girdi. S.) (Osmanlıca'da yazılışı: mâtem)
- Bereavement.
- Mourning yas.
- Mourning.
- Lament.
grieve
- Müteessir etmek
- Istırap vermek
- Dert vermek, üzülmek
- Keder vermek
- Kederlenmek, esef etmek
- Yas tutmak
- Üzmek, kederlendirmek
grieved
- Kederli