gerginlik ne demek?
- Gergin olma durumu
Sinirlerimin gerginliği, nefesimin tıkanması hâlâ savulmadı.
S. M. Alus - Gerici, çekici, bir kuvvet etkisinin neden olduğu durum.
- Gerici, çekici, bir kuvvet etkisinin neden olduğu durum.
- Bk. gerilim
- Gerilme sonucu şekli değişmiş olan maddedeki uzunluk, alan veya hacmin gerilme öncesi değerine oranı.
- Kasların sürekli hafif kasılı kalma durumu.
- Tonus.
- Strain.
- Stress.
- Stretch.
- Tension.
- Tightness.
- Tautness.
- Ausspannung
- Effort
- Traction
gergin
- Gerilmiş durumda olan.
- Buruşuğu, kırışığı olmayan (cilt)
- Bozulacak duruma gelmiş olan (ilişki).
- Huzursuz, sinirli.
- Stretched.
- Taut.
- Strained.
- Jumpy.
- Tense.
- Nervous.
gerilim
- Gerginlik, tansiyon
- Konuşmada bir sesin ortaya çıkması için ses kirişlerinin gerginleşmesi, tansiyon.
- İki ucundan ters yanlara çekilen bir telin her noktasında, o iki güce karşı koyan güç, tevettür.
- Bir iletkenin uçları arasındaki gizil güç farkı, potansiyel farkı, voltaj.
- İhtiyaçların karşılanamadığı veya bir hedefe yönelmiş davranışlar engellendiğinde ortaya çıkan coşkulu durum.
- Çeşitli yollara başvurularak filmde yaratılan sıkıntılı, gergin hava, tansiyon.
- (Derleme.. gerilme) Konuşmada bir sesin meydana gelmesi için ses kirişlerinin gerginleşmesi (1. evregerilim, 2. evre oluşum, 3. evre çözülüm) .
- Elektrik alanı içinde bulunan iki noktanın erkil değerleri çıkarımı. Bu nicelik genellikle volt olarak ölçülür.
- Çeşitli yollara başvurularak, konunun anlatımında yaratılan sıkıntılı, gergin hava.
- Bir iletkenin iki ucundaki elektrik akımını sağlayan gizil güç eşitsizliği.
gerginlik bölgesi
- İki devletin çeşitli ilişkiler açısından üzerinde anlaşamadıkları toprak parçası.
- Zone of tension.
- Zone de tension
gerginlik gemi
- Dolama işleminde kullanılan dolama aygıtının, gerginliği yitirmemeyi sağlayan bölümü.