gergin ne demek?
- Gerilmiş durumda olan.
- Buruşuğu, kırışığı olmayan (cilt)
Siyah jarse elbisesi içinde, hâlâ diri, gergin vücuduyla güzel ve ihtişamlıydı.
P. Safa - Bozulacak duruma gelmiş olan (ilişki).
- Huzursuz, sinirli.
- Stretched.
- Taut.
- Strained.
- Jumpy.
- Tense.
- Nervous.
- Nervy.
- Stressfull.
- Tight.
- Uptight.
- On edge.
- Highly strung.
- Skittish.
- Drawn.
- High-strung.
- Jittery.
- Spread.
- Stiff.
- On a knife-edge.
- On pins and needles.
- Fraught.
- Overwork.
- Timorous.
- Tremulous.
- Intense.
- Keyed up.
- Uncool.
- Uneasy.
- Wrought up.
- Assis étendu
gergin abanık
- Eski bir sınıflamaya göre, söylenirken ses yolu kaslarının gerildiği abanık : p,t,h gibi.
- Consonne forte
gergin açınık
- Bkz. Açınık.