geçimli ne demek?
- Çevresindekilerle iyi geçinen.
- Easy to get along with.
- Easy to get on with.
- Easygoing.
- Complaisant.
- Compatible.
geçimlik
- Yiyecek parası, nafaka.
- Hayatta kalabilmek için gerekli olan şeylerin bütünü.
- Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık.
- Maintenance.
geçimlik bağışıklığı
- Kendilerine yardım yapılmadığında yaşamları zorlaşacak olanlara verilmekte olan geçimlik ödentilerinin her tür kesintilerden bağışık olması.
- Exceptinos of subsistance.
- Exceptions de subsistance