garip ne demek?
- Kimsesiz, zavallı.
- Yabancı, gurbette yaşayan, elgin.
- Acayip
Yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti.
A. İlhan - Şaşılacak bir şey karşısında söylenen söz
Demek Bekir böyle utangaç bir çocukmuş. Garip!
A. İlhan - Dokunaklı, hüzün veren
Bir yabancı için dünyanın neresinde olursa olsun büyükşehir böyle garip bir yalnızlık duygusu veriyor.
H. E. Adıvar - kimsesiz, yalnız, yabancı / tuhaf
- Yabancı.
- Şaşılacak, tuhaf.
- Dokunaklı, hüzün veren.
- Strange.
- Curious.
- Droll.
- Awkward.
- Bizarre.
- Freak.
- Freakish.
- Kinky.
- Queer.
- Screwball.
- Fantastic.
- Fantastical.
- Fancy.
- Comical.
- Cranky.
- Crotchety.
- Eccentric.
- Exotic.
- Fanciful.
- Far-out.
- Funny.
- Funny peculiar.
- Grotesque.
- Out-of-the-way.
- Outlandish.
- Crotchet.
- Curiosity.
- Extraordinary.
- Offbeat.
- Singular.
- Unaccountable.
- Unaccustomed.
- Weird.
- Peculiar.
- Unfamiliar.
- Needy.
- Abandoned.
- Destitute.
- Stranger.
- Amazing.
- Far out.
- Marvellous.
- Mysterious.
- Novel.
- Outre.
- Surreal.
- Unnatural.
garip adam
- Queer fish.
garip biçimde
- Curiously, strangely, comically, fantastically.