güvence ne demek?
- Bir antlaşmada taraflardan birinin sorumluluğu üzerine alması, inanca, teminat, garanti.
- Alınan sorumluluğa karşı olarak ortaya konulan şey.
- Birinin şüphelerini dağıtmak için söylenen inandırıcı söz, teminat.
- Bir anlaşmada taraflardan birine ait sorumluluğun bir başkası tarafından söz, mal veya para biçiminde yüklenilmesi.
- Bk. kefalet
- Bir elektrik çevrimine yerleştirilen ve çevrimden aşırı akım geçtiğinde, kavrularak çevrimi kesen düşük erime sıcaklıklı iletken parçasını taşıyan gereç.
- Bir elektrik çevrimine yerleştirilen ve çevrimden aşırı akım geçtiğinde, kavrularak çevrimi kesen düşük erime sıcaklıklı iletken parçasını taşıyan gereç.
- Assurance.
- Guarantee, assurance, cover.
- Reassurance.
- Guarantee.
- Guaranty.
- Security.
- Indemnification.
- Indemnity.
- Surety.
- Pledge.
- To have confidence.
- Fuse.
- Sicherung, Stromsicherung
- Coupe -circuit
kefalet
- Kefil olma, kefillik
- Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu
- Birinin borcunu ödeyeceğine ilişkin olarak üçüncü bir kişinin alacaklıya güvence vermesi.
- Bk. borçlancılık
- Surety.
- Bail.
- Security.
- Suretyship.
- Guarantee.
- Bailment.
güvence akçesi
- Herhangi bir sorumluluk yerine getirilmediğinde karşı tarafça el konulacak olan para.
güvence belgesi
- Belli bir süre içinde malın işlevini yerine getirmediği durumda yenisiyle değiştirileceği, ücretsiz onarılacağı ya da parasının iade edileceği gibi konularda satıcının alıcıya verdiği güvenceyi gösteren belge.
- Warranty, certificate of guarantee.