gözetlemek ne demek?
- Birine veya bir şeye gizlice bakmak
... yarı kanadı açık pencereden odanın içini gözetlediler.
P. Safa - Birinin yaptıklarını belli etmeden izlemek
Bitişik yalının taze gelini sabah işlerini görürken yan pencereden gözetlemek esaslı keyiflerimden biriydi.
R. H. Karay - Peep.
- Peek.
- Observe.
- Case.
- Case the joint.
- Keep cave.
- Espy.
- Pry about.
- Pry into.
- Spy out.
- Spy upon.
- Stand over.
- Shadow.
- To observe secretly.
- To watch.
- To spy on.
- To peep at.
- Watch.
- Spy on.
- Spy on smb.
gözetleme
- Gözetlemek işi
- Observation.
- Observing.
- Watching.
- Peeping.
- Spying on.
- Surveillance.
- Look-out.
- Lookout.
- Peek.
gözetleme deliği
- Kapının dışındakileri görmeye yarayan ve kapı ortasında açılmış mercekli delik.
- Perdeden ya da kulisten salona açılmış olan ve seyircileri gözetlemeye yarayan, yasal olmayan küçük delik.
- Bir gösterim odacığından salona açılan ve gösterimcinin salonu ya da görüntülükteki görüntüleri izlemesini sağlayan ufak delik.
- Observation port (hole), inspection window.
- Spying hole.
- Inspection hole.
- Kabinenfenster