göstermek ne demek?
- Bir şeyin etkisi altında tutulmak.
- Kanıtla inandırmak.
- Öğretmek, açıklamak.
- Yapmasını söylemek, görevlendirmek.
- Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek
Bu seni ablandan daha şirin gösteriyor, emin ol!
R. N. Güntekin - Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak.
- Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek.
- Belirtmek, anlatmak.
- Bir filmi gösterici yardımıyla görüntülük üzerine yansıtarak izlenmesini sağlamak; gösterimi gerçekleştirmek.
- To point.
- To prove.
- To exe.
- Exhibit, screen, show, project, present.
- Run.
- Adduce.
- Speak.
- Show.
- Point.
- Point out.
- Display.
- Exhibit.
- Demonstrate.
- Prove.
- Put forth.
- Teach.
- Betoken.
- Denote.
- Depict.
- Designate.
- Indicate.
- Disclose.
- Evidence.
- Exercise.
- Expose.
- Hold up.
- Initiate.
- Introduce.
- Look.
- Manifest.
- Point to.
- Produce.
- Represent.
- Set out.
- Evince.
- Exemplify.
- Express.
- Present.
- Promise.
- Record.
- Reflect.
- Register.
- Reveal.
- Suggest.
- Tell.
- Tinge.
- Witness.
- To show.
- To make sth visible.
- To demonstrate.
- To evidence.
- To expose.
- To instruct.
- To teach.
- To assign.
- To set off.
- To display.
- To indicate.
- To figure.
- To manifest.
- To exhibit.
- To represent.
- To illustrate.
- Projezieren, vorführen, wiedergeben
- Projeter, montrer, présenter
gösterme
- Göstermek işi.
- Teşhir, sergileme.
- A adının, ( ) yorumunda X nesnesinigösterme'si X nesnesinin a adının ( ) yorumundaki kaplamı olması demektir.
- Bk. gösterim
- Designation.
- Display.
- Exhibition.
- Presentation.
- Representation.
- Showing.
gösterme adılı
- Varlıkların yerini, işaret yoluyla tutan adıl.
- Demonstrative pronoun i?aret zamiri.