görmek ne demek?
- Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm.
A. Gündüz - Anlamak, kavramak, sezmek
Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin.
R. E. Ünaydın - Yanına gidip konuşmak.
- Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek.
- Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
Hangi memlekete gitsek, resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük.
F. R. Atay - Yapmak, etmek.
- Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak.
- Almak.
Transact.
Observe.
Spot.
View.
Catch sight of.
Get sight of.
Consider.
Wake to.
Waken.
Sight.
See into.
Behold.
Experience.
Espy.
Catch.
Distinguish.
Know.
Look.
Perceive.
Place.
Recognize.
Remember.
Square.
Treat.
To see.
To see and recognize.
To spot.
To recognize.
To realize.
To consider.
To judge.
To regard.
To experience.
To live through.
To perform.
To pay.
To receive from another.
To face (in the direction of.
görmek istiyorum
I would like to see
görme
- Görmek işi, rüyet.
- Göze giren ışığın doğurduğu duyumsal izlerle dış çevredeki ayrıntıların algınlanması.
Sight.
Seeing.
Acuity.
Remark.
Vision.
Sehen
Vision