gören ne demek?
- Görmek eylemini yapan.
[Charles Goren] saucy little miss, saucy young girl.
görmek
- Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
- Anlamak, kavramak, sezmek
- Yanına gidip konuşmak.
- Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek.
- Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
- Yapmak, etmek.
- Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak.
- Almak.
Transact.
Observe.
gören kimse
Seer.
görenek
- Bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı, âdet, alışkı
- Bir şeyi görülegeldiği gibi yapma alışkanlığı.
Custom.
Observance.
Routine.
Tradition.
Practice.
Experience.
Unwritten law.
Manner.