görüs ne demek?
- Confer with
confer
- Vermek, sunmak, danışmak, görüşmek
- (-red, -ring) bağışta bulunmak, ihsan etmek, vermek, tevcih etmek, tevdi etmek
- Danışmak, görüşmek, müzakere etmek
görüseme
- Fail to meet
görü
- Görme yetisi.
- Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret.
- Dolaysız kavrama, birden kavrama.
- Işığın, gözün ağkatmanını uyarmasıyla başlayan ve görme işlemiyle bilinçlenen dirimbilimsel süreçler dizisi.
- (Lat. Intuitio, Intuitus < in-tueri = içini görme) : Dolaysız kavrama, birden kavrama. 1- Bir şeyin içini doğrudan doğruya görme; dolaysız kavranan doğruların bilgisi: a. (Spinoza'da) "scientia intuitiva" olarak en yüksek bilgi türü; b. Husserl'de özgörüsü, özügörüleme; öze yönelik kavrama. 2- Duyusal algının dışına çıkan görme, tinselgörüleme; bu anlamında Platon'da idea'ları görmeden başlayarak Plotinos, skolastik, gizemcilik, Cusanus (visio intellectualis) Spinoza üzerinden Alman idealizminin "anlıksalgörü"süne değin ulaşmıştır, bk. sezgi
- Bk. görüntü
- Intuition.
- Vision.
- Gesichtssinn
- Intuition