gömmek ne demek?
- Yerin altına koyarak üstünü toprakla örtmek.
- Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek
Kızı artık uyuduğu yere temelli gömmeye hazırlanıyordu.
O. C. Kaygılı - Bir cenazeyi kaldırmak.
- Birinin cenaze törenine katılmak.
- Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak
Ben annemin çarşafına kafamı gömdüm.
S. F. Abasıyanık - Birinden daha çok yaşamak.
- Bury.
- Let in.
- Commit to the ground.
- Dig in.
- Embed.
- Entomb.
- Immerse.
- Inhume.
- Inter.
- Intomb.
- Lay to rest.
- Sink.
- Sink into.
- To bury.
- To inter.
- To lay sb to rest.
- To embed.
- To inlay.
- To install.
- To set in.
- To build in.
- To sink.
- To penetrate.
- To earth.
- To drive.
- To counter-sink.
- To pitch.
- Dig oneself in.
- Nest.
gömme
- Gömmek işi.
- Defnetme, tedfin.
- Mayalı, mayasız, yağlı veya yağsız olarak yapılan bir tür kül pidesi.
- Güzün veya kışın ekilen ekin.
- Üzerinde bulunduğu yüzeyin içine gömülmüş olan.
- Öldürülen bir kişiyi, C. Savcısının ya da ön yargıcın yazılı izniyle gömme.
- Inlaid.
- Built-in.
- Let-in.
- Flush.
gömme balkon
- Dış yüzeyden dışarı taşmayan, evin kullanım alanı içinde kalarak yapılmış balkon.