french beans ne demek?
- Taze fasulye
taze
- Bozulmamış, bayatlamamış olan
- Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
- Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
- Yeni, zamanı geçmemiş
- Genç kadın
- körpe, genç
- Yeni, körpe, genç.
- Yeni kesilmiş, bayatlamamış, taravetli, buruşmamış.
- Fresh.
- Green.
french bean
- Taze fasulye
french bed
- Büyük yatak
beans
- Fasulye kadar, çok az, küçücük, fazla değil (örneğin; "I know beans about music {Müzik hakkında çok az biliyorum}"); (Argo) bir kimsenin kafası, baş; (Argo) para, mangır (örneğin; "I've worked for this company for fifteen years, but I still don't have beans {Bu şirket için on beş yıldır çalışıyorum ama halen para alabilmiş değilim}"); (Uyuşturucu Argosu) kokain; meskalin; amfetamin; yatıştırıcılar, sakinleştiriciler
Türetilmiş Kelimeler (bis)
french beanfrench bedfrench barleyfrench brandyfrench breadfrenchfrench antillesfrench bulldogfrench capitalfrench chalkfrenfren aksıfren ana merkezfren anahtarıfren ayarıbeansbeans with chopped onionsbeanshootbeansproutbeanstalkbeanbean burittobean curdbean feastbean goosebeabeablebeachbeach ballbeach buggy