fly ne demek?
- Uçmak
- Sinek
- Dalgalanmak
- (flew, flown) uçmak, havadan geçip gitmek: pek çabuk geçmek, pek çabuk gitmek
- Uçuşmak, havalanmak, savrulmak, saçılmak, atılmak
- Uçuş
- Uçurmak, uçakla gitmek
- (argo) uyanık, haberdar.
- Fermuar veya düğme ile kapatılabilen kısım
Your fly's open. Pantolonunun önü açık.
- Beysbol vurulup havaya kaldırılan top
- Baskı makinasında kâğıt toplayıcısı
- Kaçmak, firar etmek
- Fırlamak, atılmak: uçakla gitmek: uçurmak
- -den kaçmak, -den sakınmak: şahinle avlamak
- Sinek veya böcek şeklinde olta iğnesi
- Atlayarak aşmak, üzerinden atlamak
- Sinek şeklinde süs
uçmak
- Cennet.
- Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak
- Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak.
- Sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek.
- Rengi solmak
- Rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmek.
- Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak.
- Belirmek
- Patlayıcı madde ile parçalanmak.
- Yar, uçurum.
fly a jet plane
- Jet
fly a jetplane
- Jet uçur