flawed ne demek?
- Arızalı, kusurlu
- Çatlatmak, yarmak
- Özürlü, sakat
- Eksik, bozuk, çatlak
- Zarar vermek, hasara uğratmak
- Sakatlamak
flaw
- Yarık, çatlak, çatlaklık, rahne
- Sakat, kusur, defo
- Ayıp
- Çatlatmak, sakatlamak
- Sakat olmak, defolu olmak
- Çatlamak
- Birdenbire çıkan geçici ruzgâr, bora
- Rüzgârın yönünün değişmesi
- Çatlatmak, yarmak, sakatlamak, zarar vermek, hasara uğratmak
flawless
- Defosuz
- Lekesiz
- Kusursuz