fidancık ne demek?
- Küçük fidan
Buraya dikilen fidancıkların gölgeleri, sığınabilecek kadar geniş değildi.
M. Ş. Esendal
küçük
- Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- Yaşı daha az olan
- Niceliği az olan
- Niteliği aşağı olan, bayağı.
- Geri aşamada.
- Değersiz, önemsiz
- Büyümesini, gelişmesini henüz tamamlamış olan
- Kısık, parlak olmayan(ses)
- Small.
- Little.
fidancılık
- Arboriculture.
fidan
- Başka bir yere dikilmek için bulunduğu yerden çıkarılan taze ağaç, dikme
- Yeni yetişen ağaç veya ağaççık.
- Yeni yetişen körpe ağaç.
- Ağacın kökünden çıkan.
- İnce uzun, narin, zarif.
- Sapling.
- Cion.
- Plant.
- Young tree.
- Shoot.