feribe ne demek?
Kökeni: Farsça
- Gönül alan, aldatan.
- Aldanmış.
gönül
- Duygu, his, aşk.
- Heves, niyet.
- Kibir, gurur.
- Tabiat, huy.
- Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı.
- İstek, arzu.
- (Geniş anlamda) Duyguların, ruhsal kıpırdanmaların, iç çabaların taşıyıcısı.
- Duygu bağlılığı yetisi: duygunun bağlılık, birliktelik duyuran kavrayıcılığı.
- Kişiyi tanrıyla, insanla ve dünyayla içten bir ilişki içine koyan, ruhun derinliklerindeki güç.
- İnsanın manevi varlığının ifadesi, inancı ve hislerinin kaynağı
feribot
- Arabaları veya vagonları bir kıyıdan öbür kıyıya geçirmeye yarayan gemi, araba vapuru.
- İng. Araba vapuru.
- Ferryboat.
- Ferry.
- Passage boat.
- Car-ferry.
- Automobile ferry.
- Ferry-boat.
- Ferry craft.
- Ferry steamer.
feribot kullanan kimse
- Ferryman.