fena ne demek?
- İyi nitelikte olmayan, kötü
Rüşvet aslında fena şeydir, fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir.
B. Felek - Üzücü
Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki...
H. E. Adıvar - İstenilen ve gereken nitelikte olmayan (kimse).
- Hoşa gitmeyen, rahatsız edici
Fena günler yaşadığına inanmak için bin şahit lazım.
R. H. Karay - Davranışları toplumun ahlak anlayışına uymayan
Siz fena adamsınız, odanıza geldiğime bin kere pişman oldum.
P. Safa - Çok
Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor.
P. Safa - Ölümlü olma durumu, ölümlülük.
- (Beka'nın zıddı) Yokluk. Yok olma.
- Evil.
- Sinful.
- Wicked.
- Poor.
- Foul.
- Unholy.
- Malicious.
- Sinister.
- Vicious.
- Badly.
- Poorly.
- Angrily.
- Unpleasant.
- Sick.
- Awful.
- Terrible.
- Miserable.
- Harmful.
- Naughty.
- Nefarious.
- Villainous.
fena azarlamak
- Lambaste
fena bulmak
- Ölmek, yok olmak.