fated not to occur ne demek?
- Yatmak
yatmak
- Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
- Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek.
- Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek.
- Hastalık sebebiyle yatakta kalmak
- Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak
- Boş yere beklemek.
- İşlemez, çalışmaz durumda kalmak.
- Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek.
- Hit the hay.
- Hit the sack.
fated
- Kaderde olan, alına yazılmış, kaçınılmaz, mahvolmaya mahkum
fate
- Vurmak. (Osmanlıca'da yazılışı: fat'e)
- Kader, takdir, kısmet, talih
- Ecel, helâk, ölüm
- Akibet, encam
- Kader, kısmet, alın yazısı, talih, akibet, felaket, son, ecel, felek, kader tanrıçası
not
- Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı
- Okullarda öğrencinin dersle ilgili bilgi ve beceri düzeyini göstermek üzere öğretmenlerce verilen sayı, derece.
- Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı.
- Bk. yazıntı
- Safhaları ve soruşturma aşamalarının kaydedilmesi suretiyle, hem kolluğun yaptığı faaliyetlerin mahkeme safhasında ispatlanmasını hem de aradan uzun zaman geçse bile en ufak ayrıntıların hatırlanmasını sağlayan bir doküman.
- Okullarda öğretmenlerce her öğrencinin başarısı üzerinde edinilen kanıyı, varılan yargıyı gösteren değer.
- Mark, degree.
- Grade.
- Note.
- Mark.
to
- -e
- -e doğru, yönüne doğru, tarafına
- Ile
- -e kadar, -e değin, derecesine kadar
- -e dair
- -e nazaran, -e nispetle
- -e göre
- Hakkında, için
- Mak, mek (mastar edatı).
- -e dogru