yatmak ne demek?
- Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
Dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak.
N. Hikmet - Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek.
- Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek.
- Hastalık sebebiyle yatakta kalmak
Gün geçmeden bronşiti, çarpıntısı tutar; yatak yorgan yatar.
S. M. Alus - Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak
Tavuk pazarındaki handa yatmakta devam ediyor.
M. Ş. Esendal - Boş yere beklemek.
- İşlemez, çalışmaz durumda kalmak.
- Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek.
- Hit the hay.
- Hit the sack.
- Bang.
- Go to bed.
- Couch.
- Be couched.
- Incline.
- Kip down.
- Lay oneself down.
- Lie down.
- Lie up.
- Recline.
- Repose.
- Repose oneself.
- Rest.
- Have a screw.
- Go to sleep.
- Sleep with.
- Turn in.
- To go to bed.
- To turn in.
- To be in bed.
- To lie.
- To lie down.
- To recline.
- To lie at anchor.
- To be imprisoned.
- To stay in prison.
- To become flat.
- To go by the board.
- To lie on.
- To have sex.
- To bed.
- To sleep together.
- To sleep with sb.
- To be buried.
- To be lying down.
- To enter into hospital.
- To lie flat.
- To lean to one side.
- Fated not to occur.
- To have sexual intercourse.
- Lay along.
- Lie along.
yatma
- Yatmak işi
- Going to bed.
- Leaning to one side.
- Accomodations.
- Board and lodging.
- Inclination.
- Rest.
- Stay up.
yatma eylemi
- Sleep in.