fasten seat belts ne demek?
- Kemerlerinizi bağlayın.
fasten
- Sürmelemek, tutturmak
- Tutturmak, iliştirmek
- Kilitlemek, gözünü dikmek
- İliklemek, sabitlemek
- Gözünü ayırmamak
- Yüklemek, birleşmek
- Bağlanmak
- Açılmayacak surette kapamak
- Dikmek, ayırmamak (gözünü)
- Üzerine atmak
fasten down
- Sağlamlaştırmak, tespit etmek, karar verdirmek
seat
- Kokmak.
- Oturtmak, yerleştirmek, almak (salon), oturağını tamir etmek, oturma yerini onarmak, kıçını tamir etmek (pantolon), yerine oturtmak
- Oturulacak yer, iskemle, sandalye
- Insan kıçı
- Yer, mahal, mevki, kürsü
- Merkez, konut
- Meclis veya borsada üyelik hakkı
- Oturuş
- Mak
belt
- Kesmek.
- Kemer bağlamak
- Kuşatmak
- Etrafını çevirmek
- Kayışla dövmek
- Kuşak, kemer, bel kayışı
- Kayış (argo) darbe
- Kemer takmak, kemerlemek; kemerle dövmek; kuşanmak (kılıç); hızlı gitmek, uçmak (araba) (Argo)
Türetilmiş Kelimeler (bis)
fastenfasten downfasten onfasten ontofasten the blame on s.o.fasten tofasten upfasten with a rivetfasten with latchfasten with pinsfastfast actingfast and thicklyfast asleepfast atom bombardmentseatseat beltseat belt emniyet kemeriseat in the house of commonsseat of governmentseat oneselfseat rotationseat selectionseat stayseat toseasea accidentsea airsea anchorsea anemon