face ne demek?
- Yüz, çehre, surat, sima
- Yüz yüze gelmek
- Küstahlık, cüret
- Yüzüne bakmak
- (ticari evrakta yazılı olan) asıl değer
- Yönelmek; karşılamak, karşı karşıya gelmek, yüz yüze gelmek, karşısında olmak; cesaretle karşılamak
- Bakmak, göğüs germek, karşı olmak, dönmek, yüzünü dönmek, kaplamak, karşı karşıya gelmek, karşı koymak, karşı çıkmak, göze almak, katlanmak, yüzleşmek, astarlamak, kaplama yapmak
- Karşılamak
- Ön taraf
- (sikke) resimli yüzey
- Görünüş, üst, düzey, satıh
- Yazı
- Düzey, yüz
- Üzerinde çalışılan tünel duvarı veya sonu
- Iskambil kâğıt açmak
- Face out: sonuna kadar dayanmak
- Face up to: cesaretle karşılamak, farkına varmak
- Karşısında olmak/durmak.
face about
- Ters yöne dönmek, geriye dönmek
face ache
- Göze batan insan
- Kızgın insan
- Nevralji, yüz ağrısı
- Çok çirkin insan