extravagate ne demek?
- Başıboş dolaşmak
- Müsrif olmak, haddi aşmak, ileri gitmek.
başıboş
- Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan
- Bağlanmamış, serbest bırakılmış
- Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz bir biçimde
- Kendi isteğine göre, hiçbir etki altında kalmadan.
- Idle.
- Vagabond.
- Adrift.
- Footloose.
- Idled.
- Rambling.
extravagance
- Aşırılık, taşkınlık
- Saçmalık, delilik
- Boşa harcama, savurganlık, israf
extravagant
- Savurgan, müsrif
- Çok fazla
- Anormal derecede
- Mübalağalı, fazla
- Fahiş
- Haddinden fazla
- Mantıksız
- Aşırı, ölçüsüz
- Çok pahalı