başıboş ne demek?
- Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan
Başıboş yaşayışa alışkın değildir.
H. Taner - Bağlanmamış, serbest bırakılmış
- Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz bir biçimde
Günün birçok saatlerinde dar sokaklarda başıboş dolaşır, eski Anadolu evlerini seyrederdim.
A. H. Tanpınar - Kendi isteğine göre, hiçbir etki altında kalmadan.
Idle.
Vagabond.
Adrift.
Footloose.
Idled.
Rambling.
Roving.
Straggling.
Straggly.
Stray.
Strayed.
Vagrant.
Aimless.
Drifter.
Loose.
Unattended.
Unchecked.
Untied.
Free.
Neglected.
Free from restraint.
Untended.
başıboş bırakmak
- Üstünde hiçbir baskı veya denetim bulundurmamak, onu kendi bildiğini yapmaya bırakmak.
Give free rein to.
başıboş bir şekilde
Wild.