eser ne demek?
- Emek sonucu ortaya konan ürün.
Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir.
Y. K. Beyatlı - Yayın, kitap, yapıt.
Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak.
H. Z. Uşaklıgil - Yok olmuş bir nesneden kalma parça.
- Bir kişinin ortaya koyduğu mahsul, telif.
- İz, işaret, im.
Yüzünde biraz önceki elemden, kızgınlıktan, çaresizlikten eser yoktu.
A. Kulin - Soyut kavramlarda belirti.
Sarı sakalları uzamış, bu yanık yüzde, en küçük bir pişmanlık eseri yoktu.
H. Taner - Yapı, birinin meydana getirdiği şey.
- Sert esen rüzgar.
- Hadis, hadis ilmi.
- Nişan, alamet.
- İmal, icat.
- Etki, tesir.
- Bk. etki
- Yapıt.
- Soğuk.
- Ar. Yapıt.
- Belirti, iz.
- Work.
- Creation.
- Handiwork.
- Piece.
- Baby.
- Production.
- Achievement.
- Consequence.
- Effort.
- Ghost.
- Vestige.
- Shadow.
- Smell.
- Spark.
- Strain.
- Suggestion.
- Trace.
- Work of art.
- Product of a person's skill.
- Result.
- Effect.
- Impress.
- Performance.
- Streak.
- Track.
etki
- Bir şeyin verdiği izlenim
- Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir
- Bir etken veya bir sebebin sonucu.
- Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim
- Birtakım sonuçlar, tepkiler, olaylar ya da görüngüler ortaya çıkaran neden.
- Bir nedenin sonucu olarak düşünülen olay.
- Jolt.
- Leaven.
- Penetration.
- Point.
eser element
- Çinko, bakır ve magnezyum gibi yaşam için gerekli olan her gramında 1 mg'dan daha az konsantrasyonlarda bulunan metaller
- Bkz. iz element
- Trace element.
eser elementler
- Zn, Cu, Mn gibi canlı dokuda çok az miktarda fakat mutlaka bulunması gerekli elementler. İz elementler.
- Cu, Mn, Se, Zn, F, I gibi canlı dokuda çok az miktarda bulunan (50 ppm in altında) elementler.
- İz elementler.
- Sudaki konsantrasyonu bir ppm'den daha düşük olan ve canlı dokuda çok az miktarda da olsa mutlaka bulunması gerekli olan Fe, Zn, Cu, Mn, Co gibi elementler, iz elementler.
- Trace.
- Trace elements.
- Trace minerals.
- Trace
- Élément trace