equal ne demek?
- Eşit
Two plus two equals four. / İki artı iki eşit dört.
- Denk
- Eşdeğerde olmak, muadili olmak.
No one equals her. / Emsali yok.
- Aynı düzeyde
- Eşit olmak, bir olmak
- Eşdeğerli, muadil
- Dengeli muvazeneli
- Ehil olan
- Aynı miktarda.
- Eş değerde olmak, bir olmak, yetişmek
- Yeterli
- To ile akran emsal, eş
- Equal to the task: işin ehli
eşit
- Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
- Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)
- Niteliği, değeri, biçimi, görünüşü bir olan.
- Aynı düzeyde olan.
- The same.
- Is equal to.
- Replica.
- Identical.
- Analogous.
- Duplicate.
equal absolute sacrifice
- Eşit mutlak fedakarlık
equal access right
- Eşit kabul hakkı