engellemek ne demek?
- Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek
Bununla beraber, gülüşünü engelleyen değil, değiştiren bir şeyler de vardı.
T. Buğra - Güreşte hasmı çaprazda sürerken düşürmek için ayağına basmak veya topuğuna ayak takmak.
- Put the lid on smth.
- Clamp the lid on smth.
- Gum up.
- Surety.
- Embarrass.
- Fetter.
- Hinder.
- Inhibit.
- Obstruct.
- Keep from.
- Prevent from.
- Save.
- Balk.
- Baulk.
- Block.
- Circumvent.
- Clog.
- Counterwork.
- Cramp.
- Crimp.
- Cross.
- Cumber.
- Dam up.
- Defeat.
- Encum.
- Check.
- Cripple.
- Curb.
- Discourage.
- Frustrate.
- Hamper.
- Handicap.
- Interfere.
- Preclude.
- Prevent.
- Restrain.
- Stop.
- Stunt.
- Thwart.
- To hinder.
- To impede.
- To obstruct.
- To prevent.
- To thwart.
- To frustrate.
- To restrain.
- To stop.
- To preclude.
- To inhibit.
- To block.
- To check.
- To hamper.
- To balk.
- To bar.
- To handicap.
- To stave off.
- To ward off.
- To obviate.
- To foil.
- To circumvent.
- To damp.
- Avert.
- Clip the wings.
- Encumber.
- Forestall.
- Provide aga.
engelleme
- Bkz. tıkanıklık, obstrüksiyon
- Engellemek işi.
- İstek, gereksinim veya bir davranışın belli bir sonuca ulaşmasının önlenmesi.
- Siyasi kuruluşlar vb.nde tartışma yöntemlerinin bütün imkânlarından yararlanılarak kanunların tartışılmasını ve oylanmasını düzenli bir biçimde önlemek, geciktirmek amacıyla yapılan girişimler, obstrüksiyon.
- Karşı takım oyuncusunun hareketine engel olma.
- Karşı takım oyuncusunun önüne geçerek onun serbestçe devinimine engel olma.
- Blocking.
- Hindrance.
- Interference.
- Stranglehold.
engelleme ateşi
- Barrage.