emare ne demek?
- Belirti, iz, ipucu
Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm.
Y. K. Karaosmanoğlu - Bk. belirti
- Alamet, işaret, nişan, iz, ip ucu, belirti.(Gizli olan umura Şeriat emarelere göre hükmeder. İ.İ.)
- Sign.
- Mark.
- Indication belirti.
- Ipucu.
- Token.
- Indication.
- Circumstantial evidence.
- Symptom.
belirti
- Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane
- Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun, hastalığın göstergesi olan durum veya görüntü, sendrom.
- Suçun, sanıkça işlendiği kanısını uyandıracak nitelikte olmakla birlikte, bağımsız biçimde ve kesin bir kanıt gücü olmayan ipucu.
- Hasta hayvanların genel durumunda veya organlarında klinik muayenelerle veteriner hekim tarafından saptanabilen ve normal hayvanlarda görülmesi olağan sayılmayan, anatomik, fizik, şimik ve işlevsel değişiklikler, araz, bulgu, beldek.
- Sign.
- Indication.
- Symptom.
- Mark.
- Clinic.
- Evidence.
emarecik
- Küçük iz, ufak belirti
emaret
- Beylik.
- Emîr, bey, voyvoda ve prens gibi sanlarla anılan kişiler eliyle yönetilen ülkeler. bk. beylük.
- Emirlik. Bir emir veya bey veya prensin idaresinde olan memleket.
- Chieftainship, emirate, amirate.