belirti ne demek?
- Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane
Kendinde yaşlılığın en küçük belirtisi yok.
H. Taner - Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun, hastalığın göstergesi olan durum veya görüntü, sendrom.
- Suçun, sanıkça işlendiği kanısını uyandıracak nitelikte olmakla birlikte, bağımsız biçimde ve kesin bir kanıt gücü olmayan ipucu.
- Hasta hayvanların genel durumunda veya organlarında klinik muayenelerle veteriner hekim tarafından saptanabilen ve normal hayvanlarda görülmesi olağan sayılmayan, anatomik, fizik, şimik ve işlevsel değişiklikler, araz, bulgu, beldek.
- Sign.
- Indication.
- Symptom.
- Mark.
- Clinic.
- Evidence.
- Foretoken.
- Glimpse.
- Impression.
- Note.
- Prognostic.
- Prognostication.
- Spark.
- Spark of.
- Stamp.
- Strain.
- Streak.
- Tinge.
- Token.
- Trace.
- Hint.
- Precursor.
- Symbol.
- Augury.
- Badge.
- Distinction.
- Indicator.
- Omen.
- Show.
- Circumstantial evidence.
- Indice "comme base de la preuve
belirti bilimi
- Bitkilerin yıl içinde büyüme ve gelişmelerinde görülen değişikliklerle iklim olayları arasında ilgi kurarak bundan sonuç çıkaran bilim, fenoloji.
- Phenology.
belirti göstermemek
- Make no sign.