ejector seat ne demek?
- Fırlatma koltuğu
fırlatma
- Fırlatma işi.
- Işi.
- Kol ve bacağın vücudun orta çizgisinden türlü yönlere, son eklemine kadar hızla ve gergin olarak uzaklaştırılması.
- Yanardağların etkinlikleri sırasında gazların basıncı ile katı ya da yarı erimiş özdekleri havaya savurmaları.
- Projection.
- Ejeted material.
- Straddeling.
- Fling.
- Pitch.
- Throw.
ejector
- Atan şey; boşaltıcı; tahliye ettiren
- Atan şey, boşaltıcı, tahliye ettiren
eject
- Çıkarmak, fışkırtmak
- Uçaktan atlamak
- Fırlatmak
- Azletmek
- Ani bir şekilde dışarı atmak
- Defetmek, kovmak
- Kovmak, atmak
seat
- Kokmak.
- Oturtmak, yerleştirmek, almak (salon), oturağını tamir etmek, oturma yerini onarmak, kıçını tamir etmek (pantolon), yerine oturtmak
- Oturulacak yer, iskemle, sandalye
- Insan kıçı
- Yer, mahal, mevki, kürsü
- Merkez, konut
- Meclis veya borsada üyelik hakkı
- Oturuş
- Mak