eğrilmek ne demek?
- Eğri duruma gelmek
Ayağa kalkarak gözlerimle derenin eğrilen, kıvrılan yerlerinde avcıyı aradım.
M. Ş. Esendal - To bend.
- To warp.
eğri
- Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı.
- Yay gibi kavislenmiş, eğmeçli, mukavves.
- Yatay veya düşey olmayan, bütünüyle bir yana eğilmiş bulunan, eğik, mail.
- Yanlış bir biçimde
- Bir olayın şiddetindeki azalış ve çoğalışları gösteren çizgi.
- Doğru veya düz olmayan çizgi, yüzey.
- Bk. kavis
- Bir özelliğin yeğinliğindeki değişimleri özetleyen çizgi.
- Curve.
- Crooked.
eğrilme
- Bkz. sapma
- Eğrilmek işi.
- Deviation
eğrilmemek
- (neg. form of eğrilmek) cast.