eğreti ne demek?
- Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat
O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu.
A. İlhan - Takma.
- İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış, belli belirsiz
Ayakları karada ama, eğreti duruyorlar rıhtım taşları üzerinde.
Z. Selimoğlu - Uyumsuz, yakışmamış.
- Üstünkörü, ciddiye almadan
Her işi eğreti yapar oldun, her işi ucundan tutar oldun.
S. Ayverdi - Borrowed.
- Temporary.
- Makeshift.
- False.
- Imitation.
- Not firmly in place.
eğreti almak
- Ödünç almak.
eğreti asalak
- Çok kısa bir süre, o da karın doyurmak üzere konakçıya tırmanan, bunun dışında özgür yaşayan asalak; geçici asalak.
- Temporary parasite.
- Temporäre Parasit
- Parasite temporaire