eğilim ne demek?
- Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül
İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır.
N. Ataç - Para piyasalarında zamanla oluşan değişim, alım satım işlemleriyle ilgili iniş çıkış seyri.
- Bir nesneye, bir varlığa karşı duyulan duyguların belirlediği tutum; duyguların etkisiyle belli bir ereğe girişme isteği. // Ahlâk felsefesinde Kant "eğilim ahlâkı"nın karşısına kendi "ödev ahlâkı"nı koyar. Oysa, örneğin Schiller ödev veeğilimin uyumunu ülkü olarak görür.
- Bir tesadüfi değişkene ait değerlerin, belli bir zaman döneminde oluşan bir yöndeki hareketi.
- Bireyin belli bir görüş, kanı, tutum ve davranışa olan yatkınlığı; yetenek ve beceri kazandıran bir ilgi alanına olan yakınlığı. (İng: tendency)
Inclination.
Obliquity.
Aptitude.
Bias.
Squint.
Tendency.
Affection.
Bent.
Current.
Device.
Disposition.
Drift.
Gravitation.
Leaning.
Liability.
Notion.
Penchant.
Trend.
Predisposition.
Proclivity.
Proneness.
Propensity.
Pulse.
Relish.
Sense.
Slan.
Affinity.
Mind.
Stream.
Twist.
Cast.
Desire.
Fitness.
Liking.
Movement.
Predilection.
Predispostion.
Tide.
Inclination
Inclinatio
eğilim çizgisi
Trendline.
eğilim göstermek
Lean.