durulmak ne demek?
- Duru duruma gelmek.
- Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak
Kar ve fırtına durulmuş, hava birden açıvermişti.
H. Taner - Uslanmak, sakinleşmek
Canı yanan kısrak acı bir kişneme salıverdikten sonra birdenbire duruldu.
H. Taner - Durma işi yapılmak
Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur.
B. S. Erdoğan - Clarify.
- Become clear.
- Settle.
- Settle down.
- Slack.
- Slack off.
- To stop.
- To stand.
- To become tranquil / quiet.
duru
- Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak.
- Pürüzsüz ten.
- Arınmış, karışık olmayan dil, üslup.
- Değişkenlerin değerleri verildiğinde, dizgenin kesinlikle tanımlanan belirlidurumu.
- Bir kadın adı.
- Temiz, berrak, saf.
- Savaşta giyilen zırhlar, cevşenler, çelik elbiseler.
- State.
- Limpid.
- Clear.
durulma
- Durulmak durumu.
- Uyarma enerjisinin ısı (absorpsiyon) veya ışık (floresans) olarak geri verilmesiyle uyarılmış türün temel hale dönmesi.
- Relaxation.
- Clarification.
durulmamak
- (neg. form of durulmak) clarify, become clear, settle, settle down, slack, slack off.