duralamak ne demek?
- Duraklamak
Yeni gelen üç kişi bir an girmekle girmemek arası kapının içinde duraladılar.
N. Cumalı - To pause.
- To come to a stop.
- To hesitate.
duraklamak
- Hareket durumundayken kısa bir süre için durmak veya arada bir durmak
- Bir süre ses çıkarmamak, bir şey söylememek, duraksamak, tereddüt etmek
- Pause.
- To pause.
- To stop.
- To hesitate.
- To waver.
- To come to a stop.
- To stop once in a while.
- Fizzle.
duralama
- Duralamak durumu.
- Bir sesin meydana gelişi ile (gerilme) , kayboluşu (çözülme) arasındaki kısa süre: 1) gerilme, 2)duralama, 3) çözülme gibi.
- Retention.
- Tenue
duralama süresi
- Bağlı bir eksiciğin en üst erke düzeyindeyken daha alt bir düzeye düşerek, aradaki erke çıkaranını ışıması için geçen süre.
- Lingering period.
- Verweilzeit
- Période d'attardement