duraklamak ne demek?
- Hareket durumundayken kısa bir süre için durmak veya arada bir durmak
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı.
F. N. Çamlıbel - Bir süre ses çıkarmamak, bir şey söylememek, duraksamak, tereddüt etmek
Rüstem hayret içinde durakladı.
S. F. Abasıyanık Pause.
To pause.
To stop.
To hesitate.
To waver.
To come to a stop.
To stop once in a while.
Fizzle.
duraklama
- Bkz. blok, kesilme
- Duraklamak durumu.
- İlerlemekte bulunan bir birliğin, vakitsiz, yersiz ve düzensiz olarak yürüyüşünü durdurması.
Pause.
Standstill.
Hesitation.
Sagnation.
Halt.
duraklama aşaması
- Bir sesin boğumlanması sırasında, hazırlık aşaması ile çözülme aşaması arasında kalan ve boğumlanmayı gerçekleştiren aşama.
Retention.
Tenue