duraksamak ne demek?
- Ne yapmak veya ne demek gerektiğini kestiremeyerek duraklamak, tereddüt etmek
Silahına karşılık ilk kurşun yüzünü seğirterek geçince duraksadı.
R. H. Karay Balk.
Falter.
Hesitate.
Waver.
To hesitate.
To falter.
To waver tereddüt etmek.
Blow hot and cold.
Demur.
Haver.
Oscillate.
Pause.
Vibrate.
Whiffle.
duraksama
- Duraksamak durumu, tereddüt
Hesitation.
Hesitation tereddüt.
Demur.
Hesitancy.
duraksama noktası
- Bk. kesme noktası
- Belirli bileşimdeki bir yapıda, faz dönüşümünün oluşumu sırasında beliren ısıl duraksamanın olduğu sıcaklık.
Arrest point.
Point de transformation