doruk ne demek?
- Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika.
Dağ doruğu gibi yüce, pembemsi bir kaya yükseldi iskelemizde.
Azra Erhat - En üstün başarı düzeyi
Dorukta yalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş meğer.
T. Buğra - Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en üst nokta
- Tepe, en yüksek yer, uç, zirve.
- Bir dağın en yüksek yeri.
- İktisadi konjonktürdeki genişlemenin en üst noktaya ulaşması, diğer bir ifadeyle genişlemeden tekrar daralmaya geçişi gösteren dönüş noktası. krş. dip
- Bir işlevin belirli bir noktada, yakınlarına göre en büyük değerini aldığı nokta; işlevindorukta türevi sıfır olur.
- tepe, ağaç tepesindeki körpe filiz
- Kibirli.
Summits.
Apical.
Summit.
Crest.
Zenith.
Apex.
Apogee.
Climax.
Culmination.
High tide.
Acme.
Cusp.
Height.
Heyday.
Meridian.
Pinnacle.
Vertex.
High.
Apex /.
Culminating point.
Eminence.
Head.
Hilltop.
Peak level.
Maximum.
Peak.
Höhepukt
Sommet
Maximum
doruk belen ısılölçeri
- Belli bir süre içinde; örneğin, yirmi dört saatlik dönem içinde en yüksek ve en alçak sıcaklıkları veren özel ısılölçer.
- Belli bir süre içinde; örneğin, yirmi dört saatlik dönem içinde en yüksek ve en alçak sıcaklıkları veren özel ısılölçer.
Maximum-mirânium thermometer.
Maximurn-Mimmumthermometer
Thermomètre à maximum et minimum
Thermomètre à maximum et minimum
doruk çizgisi
- Yüksek dağlarda, doruk uçlarını birbirine bağlayan ve bitişik iki aklanı ayıran sınır.
- Yüksek dağlarda, doruk uçlarını birbirine bağlayan ve bitişik iki aklanı ayıran sınır.
Crest line.
Ligne de crête