dolgunca ne demek?
- Biraz şişman.
- Fazlaca, çokça, bol
Sonra daha dolgunca bir maaşla bir tütün şirketine kasadar oldu.
R. N. Güntekin - Tombulca.
biraz
- Bir parça, çok değil
- Kısa bir süre için
- Yeterince değil, yeter ölçüde değil, az miktarda.
- Karşı karşıya kavga etme. Savaşa atılma.
- Some.
- Tolerable.
- Little.
- Somewhat.
- Something of.
- Awhile.
dolgun
- Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış.
- Şişmana yakın, balıketinde
- Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.)
- Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu
- Birbirine uyan, uyum gösteren
- Bk. kalın
- Well-rounded.
- Sonorous.
- Chubby.
- Plump.
dolgun maaş
- Dolgun ücret.
- High salary.
- Fat salary.