dolaşmak ne demek?
- Gezmek, gezinmek
Belki otuz defa, belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor.
M. Ş. Esendal - Doğru gitmeyip yolu uzatmak.
- Dönüp başka bir yönden gelmek.
- Kan, damarlarda yer değiştirmek.
- Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek.
- Bir yeri belli bir amaçla gezmek.
- Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek.
- Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek.
- Bat around.
- Go for a walk.
- Take a walk.
- Walk around.
- Walk about.
- Air oneself.
- Go around.
- Go about.
- Look round.
- Walk.
- Circulate.
- Circuit.
- Become tangled.
- Knot.
- Be afloat.
- Jauntiness.
- Browse around.
- Float.
- Flow.
- Hike.
- Itinerate.
- Jaunt.
- Go for a jaunt.
- Go on a jau.
- Ramble.
- Roll.
- Rove.
- Stroll.
- Tangle.
- Tour.
- To wander.
- To be indirect.
- To get tangled.
- To be generally reported.
- To walk.
- To circulate.
- To rove.
- To hike.
- To go around.
- To be entangled.
- To walk about.
- To loaf.
- To twist.
- To patrol.
- To hack.
- To recirculate.
- To in.
dolaşma
- Dolaşmak işi
- Filmin çeşitli sinema aygıtlarında kullanıldığı sırada kıvrımlar, büklümler oluşturarak birbirine dolanması.
- Circuit.
- Circulation.
- Ramble.
- Sally.
- Rotation.
- Roving.
- Walk.
- Entanglement.
dolaşmamak
- (neg. form of dolaşmak) go for a walk, take a walk, walk around, walk about, air oneself, go around, go about, look round, walk, circulate, circuit, become tangled, knot, browse around, float, flow, hike, itinerate, jaunt, go for a jaunt, go on a jaunt, mat, mosey.