doğrulmak ne demek?
- Eğik veya eğri bir şey, düz bir duruma gelmek.
- Oturan veya yatan bir kimse toparlanmak, dik bir duruma gelmek
Uzandığım yerden hafifçe doğrularak onları çizmeye başlıyorum.
R. N. Güntekin - Yönelmek
Çocuk hızlı, paytak adımlarla parkın kapısına doğruldu.
S. F. Abasıyanık - Yeniden güçlenmek, kalkınmak.
- Para sağlanmak, kazanılmak.
- Straighten up.
- Straighten.
- Straight oneself up.
- Get on.
- To straighten out.
- To be straightened.
- To become erect.
- To sit up.
- To be righted.
- To be put to right.
- To direct oneself towards.
- Stand.
- Flatten out.
doğrulma
- Doğrulmak işi.
- Genellikle, gövdeyi bükülü duruştan doğal duruşa geçirme.
- Raising.
- Se redresser
doğrulmamak
- (neg. form of doğrulmak) straighten up, straighten, straight oneself up, get on.