dinleme ne demek?
- Dinlemek işi
- Yargıç ya da savcının duruşma, önsoruşturma sırasında yanları, tanık ve bilirkişileri konuşturarak olayıdinlemesi.
- Bir sesin, seslendirme ya da okuma sırasında, denetim amacıyla izlenmesi
- Ses kaynağından çıkan sesin izlenmesi.
- Organizmada oluşan fizyolojik veya patolojik seslerin aletsiz doğrudan veya alet yardımıyla dolaylı dinlenmesi, oskültasyon.
- Auscultation.
- Listening, monitoring.
- Listen.
- Hearing, examination.
- Listening.
- Abhören, Abhörkotralle
- Écoute
- Audition
dinlemek
- İşitmek için kulak vermek
- Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak.
- Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek
- Uymak, baş eğmek, itaat etmek.
- Lend one's ear.
- Lend an ear.
- Listen.
- Listen to.
- Hear.
- Obey.
dinleme aygıtı
- Detectophone.
dinleme cihazı
- Bug.