deste deste ne demek?
- Demet demet.
- Zarf.
demet
- Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu.
- Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon.
- Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu.
- Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam.
- Bitki veya çiçek destesi.
- Koşut doğrultuda yayılan ışın kümesi.
- Belirli bir yönde yol alan ışınım; özellikle ışındemeti ya da elektrondemeti.
- Kesim sıraları bozulmadan bir araya bağlanmış kaplama yaprakları.
- Bk. demet
- Bağlanarak oluşturulmuş deste.
deste yapmak
- Bunch.
deste
- Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam
- Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri, kabza.
- Çok.
- Aynı cinsten onluk bir küme.
- Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları derecelerden biri.
- Şiilerde muharrem ayı töreninde geçit alayı.
- Demet, tutam, bağlam.
- On yapraklık altın varak defter
- Tutam, bağ, demet, kabza.
- Deck.
deste
- Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam
- Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri, kabza.
- Çok.
- Aynı cinsten onluk bir küme.
- Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları derecelerden biri.
- Şiilerde muharrem ayı töreninde geçit alayı.
- Demet, tutam, bağlam.
- On yapraklık altın varak defter
- Tutam, bağ, demet, kabza.
- Deck.