dersler ne demek?
- Lesson, lecture, class, morals, subject, object lesson, example, teaching, training.
derslik
- Sınıf, dershane.
- Bir ders saati süresine uygun.
- Öğrencilerin, bir öğretmenin gözetimi altında, anlatma, tartışma, küme çalışması gibi yollarla ve çok kez türlü eğitim araç ve gereçlerinden de yararlanarak içinde ders gördükleri yer.
- Classroom.
- Schoolroom.
- Classroom, lecture-room.
ders
- Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi
- Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre.
- Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi
- Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret
- Tenbih, talimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife.
- Öğrencilere bir konuyu anlatmak, bir sorunu açıklamak ya da birtakım becerileri kazandırmak için yapılan kısa süreli öğretim.
- Öğretim süresince ve kimi durumlarda öğretmenin yaptığı açıklamalar, küme tartışmaları ve alıştırmalar yoluyle öğrenilen şey.
- Belirli bir süre üzerinde çalışılan konu.
- Öğrencilerin, öğrenmek durumunda bulundukları bilgi, beceri ve anlayışlar.
- Lesson, subject.