ders ne demek?
- Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi
Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu.
S. F. Abasıyanık - Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre.
- Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi
Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu.
N. Cumalı - Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret
En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?
H. Taner - Tenbih, talimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife.
- Öğrencilere bir konuyu anlatmak, bir sorunu açıklamak ya da birtakım becerileri kazandırmak için yapılan kısa süreli öğretim.
- Öğretim süresince ve kimi durumlarda öğretmenin yaptığı açıklamalar, küme tartışmaları ve alıştırmalar yoluyle öğrenilen şey.
- Belirli bir süre üzerinde çalışılan konu.
- Öğrencilerin, öğrenmek durumunda bulundukları bilgi, beceri ve anlayışlar.
- Lesson, subject.
- Lesson.
- Lecture.
- Class.
- Morals.
- Subject.
- Object lesson.
- Example.
- Teaching.
- Training.
- Period.
- Course.
- Warning.
- One in the eye.
ders alabilir miyim
- Can i take lessons
ders almak
- Bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek.
- Herhangi bir olaydan kendisine ibret (tecrübe) çıkarmak, deneyim kazanmak.
- Learn a lesson, take lessons from smb., hold up as an example.